Giriş
Merhaba arkadaşlar, bugün sizlerle oldukça ilgi çekici ve kültürel bir konuyu birlikte keşfedeceğiz: Al Karısı… Evet, duyunca “Yine bir efsane mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Ama ben bu yazıda sadece bir efsaneyi aktarmakla kalmayacağım; bu inanışın arkasında yatan bilimsel, psikolojik ve sosyokültürel boyutları da masaya yatıracağım. Çünkü mitlerle modern zihin arasında köprü kurmak, bazen görünenden çok daha derin şeyleri açığa çıkarıyor. Peki, Al Karısı neden “erkeklerden korkar” iddiası ile karşılaşıyor? Gelin birlikte bakalım.
—
Al Karısı Kimdir? Kökenleri nelerdir?
Al Karısı, Türk, Anadolu ve Altay halk inançlarında sıkça rastlanan bir korku figürüdür. ([Soylent Dergi][1]) Bu varlık; yeni doğum yapmış kadınlara ve lohusalara, hatta atlara bile musallat olduğuna inanılır. ([Onedio][2]) İsimleri; “al”, “albası”, “albıs”, “alkarısı” gibi varyantlarla halk arasında geçer. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][3])
Araştırmalara göre bu inanışın temelleri şamanistik döneme kadar uzanıyor, yani “ölümün” ve “temizlenmenin” yanında “çocuğun, annenin korunması” gibi sosyal işlevleri de var. ([Vikipedi][4])
Yani Al Karısı’nı sadece “korkunç bir yaratık” olarak görmek yeterli değil; aynı zamanda toplumun doğum sonrası kadınları, zayıf zamanlarında koruma mekanizmalarını simgelemiş bir figür.
—
“Erkeklerden Korkar” İddiası: Ne anlama geliyor?
Efsanelerde, Al Karısı’nın neden erkeklerden korktuğu ya da erkek objelerinden uzak durduğu yönünde çeşitli inanışlar var. Örneğin: “tüfek sesi, demir, ocaklı erkekler, kırmızı renk ve erkek objeleri, Al Karısı tarafından korkulan şeylerdir” şeklinde halk bilgilerinde geçiyor. ([Ustay Yemek Tarifleri][5])
Buradan hareketle, bu korkunun altında yatan birkaç alt katmanı birlikte düşünebiliriz:
Erkek objeleri ve demir: Bu, belki de erkeğin sahip olduğu fiziksel güç, demir gibi sert malzemeler – toplumda “koruyucu erkek” ya da “güçlü erkek” imajıyla bağdaştırılmış olabilir. Yani Al Karısı, korunmuş alanda güçlü erkeği, demiri yani tehdit eden unsuru simgeliyor olabilir.
Kırmızı renk: Kırmızının kan, tehlike, uyarı rengi olarak bilinmesi – bu bağlamda Al Karısı’nın korktuğu şeyler arasında görülmesi şaşırtıcı değil.
Erkeklerden korkma: Efsanede kadınlara, lohusalara musallat olan bir varlığın erkeklerden neden “kaçtığı” ya da “çekindiği” sorusu karşımıza çıkıyor. Bu da belki, erkeklerin ritüellerde, toplumda daha baskın bir rol almasıyla – veya lohusa kadının çevresine erkek bir koruyucunun bulunmasıyla – bağlantılı olabilir.
—
Bilimsel ve psikolojik perspektif: Ne söylüyor?
Folklorik veriler yalnızca inanışları yansıtır ama bilimsel bakış açısı bunun altında yatan işlevleri açığa çıkarabilir. Şöyle ki:
Lohusalık döneminde kadınlar hem fiziksel hem ruhsal olarak daha savunmasız hale gelir. Bu dönemde ateş, enfeksiyon, lohusalık humması gibi sağlık riskleri artabilir. Al Karısı efsanesinin materyal karşılığı olarak bu sağlık riskleri düşünülebilir. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][3])
Erkeklerin varlığı, aile içinde koruyucu bir unsuru temsil edebilir. “Erkek objeleri = güç”, dolayısıyla ruhi tehdit sayılan Al Karısı bu güçlü öğeden çekinebilir. Bu metaforik bir dilde “erkek varlığı’nın verdiği güven hissi” olarak okunabilir.
Ayrıca inanışların ve ritüellerin (ortada ışığın yanması, yalnız bırakılmaması, demir araç gereç altında bulundurulması) psikolojik bir rahatlama sağladığı, korkunun azalmasına yardımcı olduğu düşünülebilir. Bu da bir çeşit geleneksel güvenlik mekanizmasıdır. ([DergiPark][6])
—
Günümüzdeki Yansımaları ve Tartışma
Bugün Al Karısı efsanesi biçilmiş bir masal gibi görünse de, aslında aşağıdaki noktalarda hâlâ geçerliliğini sürdürüyor:
Sağlık bilinci arttıkça, lohusa dönemi daha çok tıbbi gözlem altında gerçekleşiyor, ancak halk arasında “lohusa kadın korunmalı” anlayışı hâlâ yaygın.
Erkek figürünün “koruyucu” rolü sosyolojik açıdan incelenebiliyor. Toplumda erkeklerin, doğum sonrası anne‑çocuk arasında koruyucu bir köprü olması, bu efsanenin neden erkeklerden korktuğu ifadelerini yaratmış olabilir.
Folklorik figürlerin modern psikolojiye bağlanması: Korktuğu söylenen Al Karısı’nı “anlamlandırma” süreci, bireyin korkularını, savunmasızlıklarını sembolleştirme biçimi olarak değerlendirilebilir. “Neden erkeklerden korkar?” sorusuna verilecek cevap, kadınlar‑erkekler arasındaki güç dinamiklerine dair farkındalık kazandırabilir.
—
Tartışma İçin Sorular
Bir efsanenin “erkeklerden korkma” ifadesi, sizin görebildiğiniz kadarıyla kadın‑erkek ilişkilerinde ne tür semboller içeriyor olabilir?
Geleneksel inanışlarda erkek objeleri ve erkeklerin koruyucu rolü nasıl algılanıyor sizce? Bu efsane bu algıyı nasıl pekiştiriyor olabilir?
Geleneksel koruyucu ritüeller (örneğin lohusa kadının yalnız bırakılmaması, erkeğin bulundurulması) günümüzde nasıl anlam kazanıyor? Modern hayatta benzer bir “koruma” ihtiyacını nasıl görüyoruz?
—
Sonuç
Al Karısı efsanesi tek başına korkutucu bir hikâye değil; doğum, lohusa dönemi, kadınların savunmasızlığı, erkek‑kadın dinamiği ve toplumun bu süreçlerle başa çıkma yöntemleriyle iç içe geçmiş bir kültürel metindir. “Erkeklerden korkar” ifadesi ise salt bir korku değil, simgesel bir korkudur: güç, koruma, ritüel, toplumsal cinsiyet rolleri gibi kavramları bünyesinde taşır. Bu efsaneyi sadece bir mit olarak okumak yerine, ardındaki psikolojik, sosyolojik ve kültürel katmanları görmekle, hem geçmişi anlamlandırabiliriz hem de bugünümüzü daha bilinçli yaşayabiliriz.
[1]: “Yaratık Külliyatı: Anadolu’nun Kanla Beslenen Cadısı Alkarısı”
[2]: “Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Bitmek Bilmeyen Korku: Alkarısı …”
[3]: “ALKARISI – TDV İslâm Ansiklopedisi”
[4]: “Alkarısı – Vikipedi”
[5]: “Alkarısı neden korkar? – ustayemektarifleri.com”
[6]: “LEGENDS WHICH ARE TOLD DEPENDING ON THE BELIEF related believes and …”